14 Kasım 2017 Salı

PEYNİR YAPARKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

    

    Seelaaammm,
Daha önce defalarca kez peynir yaptığım halde dikkat edilmesi gereken bazı hususları belirtmediğimi farkettim.aman sakın aklınıza püf noktalar falan gelmesin söz konusu tarifse herşeyi yazarım:) ve bunun için ayrıca bir yazı yazmak istedim.
      Öncelikle peynir yapacağınız sütü aldığınız kişiden emin olun.şöyle ki; eğer bir iki ineği olan mahalle sütçüsünden süt alıyorsanız büyük ihtimalle ineklerini devlete bildirmediği için doğal olarak inekler sağlık kontrolünden geçmiyordur.Duyduğum kadarıyla çiflik sütü satıcılığı türkiyede yayılmış durumda :) bu çok iyi.emin olduğunuz sütü alıp eve geldiniz.şimdi top sizde.
      Kaynattığınız tülbentle sütünüzü mutlaka süzün.Makineyle sağılmış sütten bile ineğin kılı bile çıkıyor malesef.
      Peynirinizi süzdüreceğiniz bezi de kaynatın ve mutlaka bir tencerede mayalayın.sakın plastik içinde peynir yapmayın.fermante olurken plastikle etkileşime gireceğinden asla sağlıklı olmaz.ilk peynir deneyimimi 20-25 kilo sütle yaptığım ve cahiliye dönemimde olduğum için sütün geldiği plastik kovanın içinde sütümü mayalayıvermiştim :( 
     Söyleyeceklerim bu kadar yapacaklara kolay gelsin ...

PRÉSURE EXTRAIT İLE PEYNİR MAYALAMA





   Selaammm, 
   yine bir mutfak serüveniyle huzurlarınızdayım efenim :)

    Bu kez 24 saat mayalama tekniğiyle peynir yaptım.24 saat beklemek aslında fena fikir değil.uğraştırıcı olmuyor.yaya yaya sindire sindire uğraşıyorsun :)) 

     Peynir yapmak için ihtiyacınız olan 2 şey yeni sağılmış ılık süt ve peynir mayası.sütün sıcaklığı 30-35 derece olmalı.tıpkı yoğurt mayalar gibi.

Peynir yapımında dikkat edilmesi gereken kuralları yazdığım Şu yazımı okumanızı tavsiye ederim.

      Peki maya neden elde edilir?maya geviş getiren hayvanların yani,kuzu,oğlak,dana ve domuzun şırdanından elde edilir ve malesef artık köylüler bile işin kolayına kaçıp maya üretmek yerine hazır maya alıp onu kullanıyor.

    İnstagramda kullandığım mayayı yayınladığımda bir çok arkadaşımdan “ama bu maya helal değil” uyarısı aldım. allah razı olsun.yalnız ben zaten aldığım mayanın helal olup olmadığından emin olmayarak bilerek aldım.tek dayanağımda helal mayadan artık hiçbirşekilde emin olunmadığıydı.çünkü ülkemize bile yurt dışından ihraç edilen mayalar domuzdan elde edilmiyor olsa bile helal kesim değil.kaldı ki bu şekilde düşünecek olursam;burada yani yaşdığım yer fransada satılan peynirlerinde %100 helal olmadığı sonucuna varıyorum. Bu açıklamamla kimsenin günahına girmek istemem.sonra güvenmediğiniz mayayı alıp diğer tarafta evdekimadamm dan görmüştük denmesin :D

    Ben 4,5 kilo sütten yaptım.elde ettiğim peynir yarım kilo kadar.sık kahvaltı etme imkanımız olmadığından ve deli gibi peynir tüketmediğimizden bizim 2 haftalık peynir ihtiyacımızı karşılayacaktır.10 kilo peynirden 1 kilo çıktığını söyleyecek olursam sizde tüketme seviyenize göre yapabilirsiniz.

    Gelelim présure extrait mayasıyla peynir mayalama aşamama.öncelikle sütün 30 derece olması gerek.bunun için bir yiyecek derecesi alabilirsiniz.ben tamamen parmak batırma yöntemiyle sütün inekten buzağının emebileceği sıcaklığı düşünerek test ettim vallahi güzel tutturmuşum :)))
      Sonra bu mayadan litre başına 3-4 damla damlatıp yoğurt mayalar gibi herhangi bir muhafaza işlemine bile girmeden tezgahın üzerinde bıraktım.24 saat bekledi


Gördüğünüz gibi suyu üzerine çıktı


     24 saat bekleyen peynirimi dilimledim yani kesikleri attım.

Bir 15-20 dk da bu şekilde bekledim.sonrasında derince bir kabın üzerine bir süzgeç yerleştirip içine de tülbent yerleştirdim ve kepçeyle peynirleri alıp tülbentin içine koydum.
   Tüm peyniri koyduktan sonra tülbentin ağzını sıkı sıkı bağlayıp iyice bastırdım ki akabilecek tüm suyu alttaki kaba insin.çünkü bir hazine olan suyunu asla israf etmek istemiyorum.
    Akabilecek tüm suyunu aldıktan sonra üzerine 6 litrelik süt kolisi yerleştirdim.not: annem hiçbir ağırlık kullanmadığını söyledi ama anlayamadım🤔 
    Sabaha kadar da o şekilde bekledi.sabah dilim dilim yapıp her tarafına tuz serptim.tupperware in peynir kabına koyup dolaba kaldırıdım.Ben ilk önce üzerine koyduğum ağırlığın yeterli gelmediğinden peynirimin yumuşak kıvamlı olduğunu düşünsemde durumun öyle olmadığını sonucuna vardım.bu mayayla elde edilen peynir böyle oluyor.lezzetini gerçekten oldukça yerinde.

Peynir alt suyunun faydalarına başka bir postta yer vericem inşallah.inanın hiç zor değil.haftalık peynirinizi yapıp mis gibi yiyin.
        
              SEVGİLER^^^

3 Ekim 2017 Salı

NASIL DOĞRU ANNE OLUNUR?

   
   
     Benim tepeden,bodoslama dalmalı yazıma alışkın yada alışkın olmayan herkese merhaba :)
     Şu aralar "duygusalıımm uleeen" diye haykırmak istediğim bir dönemden geçiyorum.35 yaş ve periyodik dönemin iç içe geçtiği bir süreçten kaynaklanıyor olabilir.
      Sürekli bir çocukluğumu hatırlamalar, eskileri düşünmeler,hüzünlenme durumu vesselam..zira çocuklarım gözümün önünde büyürken bunları düşünmemekte elde değil aslında. Onlara bakıp kendi çocukluğumu düşünüyorum sonra kendime bakıp annemi...annemin "anne olunca anlarsın" sözü çınlıyor kulaklarımda sıkça,duygular şelale..! 

       Diğer tüm anneler gibi ,iyi bir anne olmak bütün çabam.her akşam yatağıma girdiğimde ŞÜKRETMEK o günü de sağlıkla bitirdiğimiz için.O akşam da evlatlarımı yatırıp,üzerlerini örtüp,yataklarında huzurla uyuduklarını bildiğim için.Ve SORGULAMAK kendimi "gerçekten iyi bir anne miyim? Cevabını bilmiyorum.kime göre neye göre? 

     Bir de işin şu boyutu var.gözlemlerime dayanarak söylemeliyim ki bir evladı memnun etmek mümkün değil.fazla örnek gördüm bu söylediğimi tasdikleyecek.anne baba hiçbirşeyini eksik etmiyor “siz burnumu sürtmediniz.yokluk göstermediniz” diyor.yada tam tersi “siz benim için bugüne kadar ne yaptınız” diyor.iki durumda da çok acı bunları duymak :( nasıl doğru anne olunur? Keşke bir formülü olsa,bir kriteri olsa diyorum bazen.

   Şu meşhur etraf’ı da göz ardı edemicem :)) ne yapsan eleştirir.en ufak dert yansan hemen akıl vermeye başlar “ama suç sen de” der “şöyle yapmalıydın” diye devam eder “ve sonra böyle yaparsan olur” diye bitirir ve oracıkta sertifakanızı verir. Doğru annelik nasıl yapılır teoride öğrenmiş olursunuz :) azıcık söz dinleyen biriyseniz hemen denemek istersiniz.ama o method sizin cücüklerde işe yaramaz.yine tavazuda tavan yapanlardansanız.acaba en başında mı hata yaptım diye düşünürsünüz.ama belki en son gelir aklınıza bütün çocuklar karakteriyle doğar.elbette bu da bir tartışma konusudur.ama %70-80 karakterin etkili olduğu konusunda iki çocuk annesi olarak bunu görüyorum.çokça ikisini de ben doğurdum nasıl bu kadar farklı olabilirler diye düşünüyorum. 
      
        Doğru yaptığımdan emin olduğum yada pişmanlık duymayacağım bir konu da şu ki,
       Hiçbir zaman çocuklarıma yüksek mertebeli hitaplarda bulunmadım.karşı değilim ama tarzım değil ağam,paşam,prensim gibi kelimeler...hem gelecekteki müstakbel gelinime yatırım yapıyorum fena mı :))) kendini paşa sanmasın hizmet beklemesin.Sevdiceğine yardım edince kılıbık olunmayacağını bilsin.bunları da ekstradan aşılıyorum şimdiden.erkekler ağlamaz kelimesini asla kullanmadım meselaları çoğaltacak olursam.tam tersi kendilerini sıktıklarını farkettiğimde tutma kendini oğlum rahatlarsın dediğim oldu ( sarp efe sünnet olmadan önce damar yolu açılması gerektinde ağlayacak gibi olduğunda hemşire bozuntusunun BİRİ -diğer tüm hemşireleri tenzih ederek- erkek adamsın ağlicak mısın yoksa dediğinde cümlesinin sonu gelirken beraber oğlumun dikkatini üzerime çekip ağlayabileceğini söylediğim için zerre pişman değilim.gözlerindeki güveni gördüm.yaslandı orda bana manen.ama bu kez gerçekten ağlamaktan kendisi vazgeçti belki de hissettiği güvenin hazzıyla) aynı durum kız anneleri içinde geçerli.prensesim,kraliçem vs gibi sözcüklerle kodlamayın çocuklarınızı.beklentilerini arttırmayın.aman ne olacak çocuk o daha demeyin.ömrü boyunca prenses gibi yaşayacağının garantisini veremeyeceğiniz halde o misyonu yüklemeyin.hayal kırıklığına uğramasına sebep olmayın.

ara not:yaşadığımız sünnet faciasını hala yazmadım.zaman aşımına uğradı ama hala niyetliyim.en azından hatıra olarak burda kalması ve çocuklarımın inşallah ilerde okuyup belki de tebessüm etmesi için(!)

      Genetik faktörleri de göz önünde bulunduracak olursam çocuklarım;özellikle de sarp efe de gözlemlediğim aşırı merhamet duygusu.Bera için bunu söyleyebilmemin netlik kazanması için biraz daha büyümesi lazım henüz 4 yaşını doldurmadı.yalnız büyüklerimizin "ön teker nereye giderse arka teker de oraya gider" sözü aşırı tescilli tarafımdan.Bera abisinin küçük bir iz'cisi zira :))) 

     Yolda yürürken hiçbir çiçeği es geçmeksizin koklayan,çirkin güzel hiçbir hayvanı,böceği ayırt etmeden seven bir çocuk Sarp Efe.abisinin davranışlarını gören Bera’da o yönde bir hayli ilerleme katetti.katetti diyorum çünkü önceden hayvanlardan çok korkan bir çocuktu.bu yönde ürkek karakterini abisini örnek alarak baskılamaya çalıştığını söyleyebilirim.

    Onlar bu güzelliklerle ilgilenirken bazı eğitimleri vermekte bana düşüyor.ellerine bir çiçek aldıklarında onun sadece ne kadar güzel olduğunu onaylamakla kalmıyor,ne kadar güzel yaratıldığını da belirtip ufaktan aşılamaya çalışıyorum "yaratılış" ve "yaratıcı" sözcüklerini... Küçücük bir böceğin bile ekosistemde ,bilmediğimiz bir görevi olduğunu...üstelik artık direkt bu terimsel sözcükleri kullanıyorum..sormuyorlar mı bilmedikleri sözcükleri? elbette soruyorlar.direkt anlatıyorum.zaten boylarını aşan bişey olduğunda üstelemiyor sadece dinliyorlar.

    An oluyor yine sorguluyorum kendimi,çocuğuma bir yetişkin gibi davranmakla hata mı ediyorum diye sonra yaptığımı meşrulaştırıcı bir iç ses "hayır,çocuk bir umman ne verirsen alır,hem ağaç yaş iken eğilir " diyor :)

    Son olarak söylemek istediğim ,allah rızası için kimse kimseye akıl vermesi.. tavsiyede bulunmak yada doğru uslup kullanarak akıl vermek bambaşka bişey.

     
     Sarp efeme ve Berama,

     Benim tertemiz,iyi yürekli,merhamet yüklü,özgür ruhlu evlatlarım..her kul gibi bende hata dolu, hiçbirşeyi mükemmel yapamayan bir anneyim.size verebileceğim en kusursuz şey sadece sevgim ve kabul olması ümidiyle dualarım.sizi çok seviyorum.
     
    



29 Eylül 2017 Cuma

BAK SEN ŞU SERÇEYE




Gerçekten umuttan fazlası mı gerekir yaşamak için?belki sadece umut yeter.umut etmek hayal kurmak değil mi zaten?zihnimizin düşsel yolculuğunda yapacaklarımızı çitayı biraz yüksek tutarak planlamak,olabileceklerin en güzeliyle süsleyip harika sonuçlar elde etmek.
       Yada tam tersi! Hayallerimizi umut etmek!harika bi manzaraya bakarken bir anda gözümüzün önünde beliren,pembe panjurlu olmasa da -sizin renginiz artık hangisidiyse- bir köşesinde organik sebze-ot vs yetiştirdiğiniz,çocuklarınızın güven içinde oynayabileceği, bahçesi olan bir ev...neden olmasın diye başlarız hayal kurmaya.sonra belki bu hayal bir hedefe dönüşür.bence dönüşebilir..bu konu uzar gider umutlar hayalleri,hayaller hedefleri kovalar.
        Atlanılmaması gereken tek şey emektir.çünkü emek olmazsa kurduğun hayallerle sen sadece hayalperest sıfatını taşıyan birisin.
        Kurduğun hayal her neyse: iyi bir iş? Kariyer? Evlilik? Çocuk? Başarı? Zenginlik? Fazla kilolardan kurtulmak? Liste uzun ...hiçbirini sadece istemekle,umut etmekle yada hayalini kurmakla gerçekleştiremeyeceğini bil.yahu uyuyan prenses bile yıllarca uyudu prensine kavuşabilmek için. az şey mi?yoksa o hikayenin adı başka bişey miydi! 
          Emek verdiğini ama karşılığını alamadığını yada istediğinin tam anlamıyla gerçekleşmediğini düşünüp hayıflanma.ya henüz zamanı gelmemiştir yada senin için daha hayırlı başka birşey vardır emin ol.

         Vaktinde okuduğumda beni çok etkilemiş olan bir hikayeyi paylaşmak istiyorum;

Hikaye bu ya, bir gün bir serçe Allah’a küsmüş (densiz serçe)
Günler geçiyormuş ve serçe hiçbir şey söylemiyormuş.
İçine kapanmış derin bir hüzne boğulmuş.
İsyanın eşiğindeki serçe Artık Rabbine bir şey demiyor ve onunla konuşmuyormuş.
Cağnım Melekler merakla Allah’a serçeyi soruyorlarmış ve her defasında Allah, meleklere “o gelecek” diye cevap veriyormuş.
“Çünkü onun sesini duyacak tek kulak benim ve onun minik kalbindeki derdini anlayacak olan da tek benim” (tüyler diken diken) diyordu.
Bir zaman sonra serçe, kalbi hüzün, gözü yaşla dolu bir halde bir ağacın dalına konmuş. Hiçbir şey söylemeden öyle sessiz sessiz bekliyormuş.



       Allah,serçeye seslenmiş.
       Söyle bana! Canını sıkan ve kalbini hüzne boğan derdin nedir senin?
       Serçe mahzun, biraz da sitemli ses tonuyla;
      “Küçük bir yuvam vardı. Yorulduğumda dinlendiğim üşüdüğümde sığındığım. Kimseyi rahatsız etmiyordum ve kocaman Dünya’da ufacık bir yerdi kimsenin yerini dar etmiyordu.Sen onu da bana çok gördün neydi o zamansız fırtına? Esip yıktı yuvamı ve beni yuvasız bıraktı.”
Daha fazla konuşamamış serçe sözleri boğazında düğümlenmiş. Sessizlik Arş-ı rahmanda yankılanırken melekler başlarını eğmiş Allah’ın vereceği cevabı bekliyormuş.
        Allah; “ sen, o yuvanda dinlenirken seni avlamak isteyen bir yılan yuvana doğru geliyordu, seni yılandan korumak için fırtınaya emrettim yuvanı yıksın diye böylece sen oradan uzaklaşarak yılandan kurtuldun.

        Hikayenin devamında büyük ihtimalle serçe çok utandı ve diyecek bişey bulamayıp tövbe etti diye düşünüyorum.

      Aslında bunun üzerine söylenecek söz yok...!
      Eğer inançlı biriysen ve hayrında şerrinde allahtan geldiğine inanıyorsan ne mutlu.ateistsen yinede dünyanın mükemmel bir şekilde bir takım bilimsel kurgularla donandığına inanıyor ve kusursuz işleyişin sekmeden süregeldiğine inanıyorsun zaten.iki türlü de isyan etmeye gerek yok.bana kalsa inansan iyi olur diye düşünüyorum,kaybedecek bişeyin olmaz :)))) bu taraf huzurlu :D

         Bu yazı tamamen kendimi motive amaçlı yazılmış olup  nefsime hitap edilmiştir.!!! 
          
               Hayallerle donanmış Umutlarınız bol olsun..!
      

12 Haziran 2017 Pazartesi

EV YAPIMI FISTIK EZMESİ




   Selaam!! İşte evde yapılacaklar listesine eklenen yeni bir yemelik :) hem kolay,hem keyifli."yaptığına" değil "aldığına" değmezlerden "para verip katkı maddeli alacağıma evde yapıveririmlerden" :) 
   Ben tuzsuz ve çiğ yer fıstığı kullandım.o yüzden biraz fırınladım.siz istediğiniz şekilde alıp yapabilirsiniz.önemli olan elimizde kabuksuz yer fıstığı olması :) ben nasıl yaptığımı anlattım.ama siz istediğiniz gibi yapın.tek mantık fıstığı robotta sabırla çekmek.eğer robotunuz güçlü değilse bekleye bekleye çekmekte fayda var.hani makine ısındı deriz ya,işte ısındığında biraz beklemekte fayda var.o sırada açıp yukarı doğru kaymış olan fıstıkları bir spatula yardımıyla aşağı doğru itekleyebilir,mis gibi kokusunu içinize çekebilirsiniz :) ki bu işlemi sık sık yapmamız gerekecek çekme sırasında.

NELER GEREKLİ
200-230 gr tuzsuz kabuksuz fıstık ezmesi
2 hurma (hiç kullanmayabilirsiniz)
Biraz himalaya tuzu (deniz tuzu da olur,ben elimde ne varsa onu kullandım) 

NASIL YAPIYORUZ
  Yağlı kağıt serdiğim fırın ızgarasının üzerine fıstıkları yaydım,üzerine biraz (çok az) tuz serptim 
  Önceden 200 derecede ısıttığım fırında biraz pembeleştirdim.dikkat edip başından ayrılmamak gerek.yanarsa anlamı kalmaz.
    Bi yandan hurmaların çekirdeğini çıkarıp sıcak suya ısladım.
     Fıstıklar soğuduktan sonra robotta macun gibi olana dek çektim. 




   *Söylediğim gibi çekme kısmı biraz sabır istiyor.ara ara kapağını açıp yukardan aşağı (jilete doğru) itmek gerek.
    *Benim kullandığım tuz erimiyor.ara ara ağıza geliyor,sıkılır mıyım acaba diye düşünmüştüm ama sıkılmadım.bir dahaki sefere tekrar kullanırım :) 
   *Siz kavrulmuş fıstık alırsanız tek yapmanız gereken kabuklarını soymak.sonrasında sadece makineden geçirmek kalıyor :) 
   *Cam kavanozda buzdolabında hiçbirşey olmuyor.araya ramazan girdiğinden çok tüketemedim ve gözlemlemiş oldum.nerden baksanız 2 ay oldu ama mis gibi hala.
   *Kıvamı daha yumuşak hale getirmek isterseniz,fıstık yağı yada bitkisel herhangi bir yağ kullanabilirsiniz.çok değil 1 yemek kaşığı kadar.
  

27 Mayıs 2017 Cumartesi

DAMLA ÇİKOLATALI FİT MUFFİN


  Herkese merhaba ...
Ramazanın ilk günü postu :) bu arada hayırlı ramazanlar..çok şükür bu yılda görmek nasip oldu.Rabbim hepimizin ibadetlerini kabul etsin inşallah.
   Ramazan tatlısı için uygun bir seçenek olmadığının farkındayım.zaten bende bu amaçlı yapmadım ama kısmet ilk güne denk geldi :) hem aklımdaki tarifi hemen dökmek istedim sonucu nasıl olucak diye, hem çocuklar yer dedim.kendimi saf dışı tutuyorum çünkü geç saatte iftar yapıyoruz ve sonra başka şeyler yemek için zaman olmuyor :/sahuru bile gece boyunca uyumadığım zamanlar yapıyorum (yani çok nadiren) 
      Geçen sefer badem unu ve yulaf kullanmıştım.bu kez sadece badem unu kullandım.
    Şimdi gelelim tarife.son zamanlarda şekerden bir hayli uzaklaştığım için damak tadım azıcık şekere bile duyarlı hale geldiğinden bana göre hem lezzetli hem tadı yerinde bir muffindi (yalnız tatlıya çok düşkünüm o ayrı) çocuklar daha keyifle yesin diye ve bende çok sevdiğimden damla çikolata ekledim..vereceğim tariften 7 muffin çıkıyor.ister ara öğün yapın ister bir bardak çayla kahvaltınızı yapın ;)

    


    NELER GEREKLİ
*2 yumurta
*bir küçük boy olgun muz
*2 hurma (çekirdeği çıkmış sıcak suya ıslanmış) 
*1 tatlı kaşığı dolusu fıstık ezmesi
*1 çay kaşığı dolusu tarçın
*1 su bardağı badem unu
*1/2 paket kabartma tozu
*biraz karbonat
*üzeri için bitter damla çikolata.

     NASIL YAPIYORUZ
*muzu,yumurtaları,tarçını robottan geçirin.
*kalan malzemeyi de ekleyip tekrar çırpın.
*katı olursa biraz süt ekleyebilirsiniz.
*hamuru muffin kaplarına paylaştırın.
*üzerlerine damla çikolataları ekleyip 170 derecelik fırında pişirin :)
 
Gönül rahatlığıyla ,vicdan azabı çekmeden yiyeceğiniz muffinleriniz hazır..

        AFİYET OLSUN :)




21 Mayıs 2017 Pazar

UNSUZ,ŞEKERSİZ MUFFİN



     Unu ve şekeri hayatımdan çıkarmış değilim ama imkanlarım el verdiği sürece unsuz şekersiz ve temiz beslenmeye çalışıyorum.
      Son zamanlarda elimin altında böyle bir tarif olsun diye denemeler yaptım.çünkü şekersiz 21 gün yaptığımda gereksinim duydum.ve gereksinim duyacaklar için de blogumda ölümsüzleşsin istedim :) 
    "temiz beslenme"yi yaşam tarzı haline getirmiş olanlar zaten bu işin piri.yalnız belki bir anne çocuğuna yapmak ister,yada diyet yapan bir hatuna alternatif  olur :) 
     Gelelim tarife 

Ne gerekli:
3 yumurta
2 olgun muz (olgun olması önemli)
10 tane çekirdeği alınmış ve sıcak suda ıslanmış hurma (çok ıslamasına gerek yok.kek yapmaya başlarken ıslasanız yeter)
1 çay kaşığı dolusu tarçın
2 tatlı kaşığı kakao (ben sarp efeye çikolatalı gibi gözükmesi için kakao ekledim isterseniz eklemeye bilirsiniz) 
3 yemek kaşığı hindistan cevizi sütü (aslında bende kalmış süt vardı isterseniz hiç süt kullanmayada bilirsiniz.yada nırmal sütte kullanabilirsiniz) 
1 yemek kaşığı erimiş hindistan cevizi yağı 
1 paket kabartma tozu+1 çay kaşığı karbonat
    Şimdi gelelim un yerine kullandığım yulaf ezmesi ve badem ununa.ben yulaf ezmesini robottan geçirip un haline getirdim. Evinizde yulaf ezmesi yoksa sadece badem unu (robottan geçirip) yada ceviz ve badem kullanabilirsiniz.yeter ki un kıvamlı olsun.göz kararı ekledim ,ama bu malzemeye 1,5- su bardağı yeter gibi.

Nasıl yapıyoruz
Yumurtayı,muzları,hurmayı ve tarçını robotta çekin (çorba çırpacağı da olur)
Badem ve yulaf ununuyla kabartma tozu ve karbonatı karıştırıp ekleyin çırpın.
Hamurunuz sıvı olduysa biraz bekleyin,bekledikçe katılaşır.muffin kaplarına döküp 170 derecede pişirin.


Not; bir tek kendinize yapacaksanız 2 yumurta, 1 muz 1-2 hurma yeter.ben çocuklarım da yiyebilsin,daha tatlı olsun diye böyle yaptım.sarp efe şekeri az dedi ama yinede yedi :))) çocuklar için içine kuru meyve yada bitter damla çikolata ekleyebilirsiniz.


Sormak istediğiniz herhangi birşey olursa buradan,instagramdan,snapchatten yada facebooktan ulaşabilirsiniz.her yerde kullanıcı adım evdekimadamm :) 
   
                  Kolay gelsin,sevgiler^^

12 Mayıs 2017 Cuma

KONMARİ METODUYLA EŞYA KATLAMA,ÇEKMECE DÜZENİ

   Selam olsun eyy hala blog okuyanlar tayfası :)))

   O kadar mutluyum ki, sizi bilmem ama ben ev temiz ve yahut düzenliyse bundan büyük keyif alırım.düzene çok düşkünüm ve hayatımın şu noktasına kadar hep düzensizlikle sınanıp imtihan oldum o apayrı bi konu :) hiç dağıtma ve uzatma yapmadan hemen mutluluk sebebime geliyorum hatta geldim.az önce çorap-çamaşır-pijama çekmecelerimi düzenledim.dünde çocuklarınkini aradan çıkarmıştım.darısı dolabıma :) henüz dolabımı düzenlemeden dayanamayıp sizinle paylaşmak istedim nasıl bir yol izlediğimi.yine iyilikten ölüyorum :)))
     Efenim bilmeyenler için fransada yaşıyorum ve yaşadığımız evler türkiye standartlarından çok küçük.öyle ki, yeni evime taşınırken yatak odasına dolabım sığmayacağı için dolabımdan feragat etmek zorunda kaldım :( yanlış duymadınız yatak odamda bir dolap yok.aslını isterseniz hiç dert etmedim hatta dolapsız minimal bir yatak odası tam bana göre.çünkü kalabalık beni basar.allahtan evin koridorunda boylu boyunca gömme dolap var.orayı giysi dolabı olarak kullanıyorum.ve fakat gelin görün ki dolabımın düzenine o kadar alışmışım ki yeni gömme dolapta bi düzen oturtamadım hala.raf takılması falan gerek.orayı da düzenlediğimde postuma eklerim inşallah.

     Youtube da gezerken lilienetwork diye bir kanala ait eşya katlama ile ilgili video gördüm.bir çoğumuz belki biliyor.bi ara çok modaydı eşya katlama metodları ama bir iki uygulayıp devam ettirmemişiliğimiz vardır.şahsen ben öyleydim.yalnız lastikli çarşafları nasıl katlayıp kare hale getirebildiğimi öğrendiğimden beri uygularım :) 
      Videoda tüm eşyalar dikineydi.ilk parçayı katlayıp yerleştirdiğimde çok yer kaplayacakmış gibi geldi.eğer sizde yaparsanız size de öyle gelebilir diye peşinen söyleyim hiç tereddüt etmeyin boş yeriniz bile kalıyor :) 

Çocuklarımın dolap ve çekmecelerinden örnekler:


Fotoğrafta kargacık burgacık geldi gözüme ama inanın o kadar düzenli o kadar ferah oldu ki anlatamam.üstelik aramak durumunda kalmadan herşey elinizin altında.özellikle çocukların çoraplarını yerleştirirken daha hiç kullanılmamış ama top top ettiğim çorap yığının altında kalmış,unutulmuş çoraplar farkettim.en çokta çorapları bu şekilde katladığıma sevindim.

   Bir tek çocukların slip kilotlarını eski tarz katladım.boxerları atletleri herşey dikine :)) herşey elimin altında artık.nasıl katladığıma gelince.önce klasik mağaza katlaması yapıyoruz.ben zaten tüm eşyaları o şekilde katladığım için yeni düzenlemeyi yaparken zorlanmadım.sadece alıp bi kaç kat daha yaptım o kadar

Fotoğrafta gördüğünüz gibi mağaza katı yapıp onu da ikiye katlıyoruz.sonra dik konuma getiriyoruz ve eğer düz zeminde dik duruyorsa doğru katlamayı yapmışız demektir :) pantolonları da aynı şekilde iki bacağı birleştirip boylu boyunca ikiye katladıktan sonra bir kere daha hatta gerekiyorsa bir kere daha katlayabilirsiniz.pantolon için foto çekmeyi unuttum üzgünüm :( yalnız elimde bir kaç çorap örneği var :) 
    Bu bir soket çorap.bunu tam ikiye katlamadan yarısına kadar katlayıp tekrar katladım :) dik durma fotosu çekmemişim ama duruyor :) 

Peki bişey sorucam, sizin eviniz de çorap yutuyor mu? Bizim evimiz yutuyor da :/ özellikle sarp efenin çoraplarını.daha yepyeni 7 çift çorabından elimde kalanlar ve daha yeni oldukları için tekeç tekeçte olsa kullanmam :)))) olsun onlar çocuk.farklı çorap giymek ayıp değil ayrı bir tarzdır :))) 

Mesela haftanın 7 gününe 7 çoraptan elimde kalanlar :/

     Bu şekilde çiftledim ve evet bu şekilde giydiriyorum.asla bu bir cimrilik değil.yada tutumlu olmanın suyunu çıkaranlardan değilim ama ben zaten "aman uyumlu olsun"culardan olmadığım için sorun etmiyorum.kendimde bazen aynı model fakat farklı renkli çoraplar giyerim :) 
   Bu uzunluktaki çorabı da bu şekilde katladım.üst üste yerleştirip tamamen ikiye katladıktan sonra bir kez daha ikiye katladım.bunda dik koyulduğunda duruyor :) 
     Gelelim kendi eşyalarıma.şimdilik çorap çekmecelerim ve pijama çekmemi yaptım.

Biz kadınların bu tarz çok çorabı vardır diye sadece bunu nasıl katladığımı fotoğrafladım.uzun collant çorapları da pantolon katladığımız gibi iki bacağı üst üste getirdikten sonra tekrar ikiye katladım.sonra gerektiği kadar tekrar.sadece düz zeminde dik duruyor olması lazım katlama işleminiz bittiğinde :) 


   Benimkilerde bu şekilde .önceki halini çekmediğim için kendime çok kızıyorum görmenizi isterdim :D 

   Umarım yeterince gaza gelmişsinizdir :)))) az önce annemle konuştum fotoğrafları falan attım şimdi çekmecelerini düzenliyor ahahaha . 

   İnstagram da da evdekimadamm ım. Bu postun faydasını görüp sizde konmari eşya katlama yaparsanız yada sizin ayrıca düzenleme teknikleriniz varsa #madamlakonmari hashtagı ile paylaşırsanız çok mutlu olurum.güzel bilgiler,paylaşınca güzel :)
                   
         DERLİ TOPLU KALIN :))) sevgilerimle^^


9 Şubat 2017 Perşembe

SNAPCHAT SOHBETLERİ (avrupada taşınmanın zorlukları, taşınıyoruz,yenibir ev yeni bir hayat)



     Herkese merhaba,
Yine snapchatte sohbet etmek istediğim ama snap kirliliği yapmamak adına blogumda yazıya döktüğüm bir konu :)
    Bildiğiniz gibi bir avrupa ülkesi olan fransada yaşıyorum.düşününce harika olabilir ama işin birde kamera arkası var .yazımızın konusu "burada yaşamanın eksileri artıları" değil.bu sebepten bu konuyu teğet geçiyor asıl konuya bodoslama dalıyorum.
    Allahın izniyle 19 şubatta evimizi taşıyoruz (dikkat ettiyseniz taşınıyoruz değil evimizi taşıyoruz dedim) çünkü burayı iyi okuyun evi biz taşıyacağız.80 li yılların türkiyesinde olduğu gibi :/


    Taşınmak tüm kadınların gözünde büyür ama gelin birde biz avrupada yaşayan kadınlara sorun. Dinledikten sonra halinize şükrecedeksiniz.şimdi ben sizin bana sorduğunuzu varsayıp anlatmaya başlıyorum.
    Burda emlakçılardan, şahıstan ,belediyeden yada özel şirketlerden ev kiralayabiliyorsunuz.bizim oturduğumuz ev özel bir şirkete ait.bunu tercih etmemizin sebepleri
      1) şahısla uğraşmıyorsunuz -ki bundan önce oturduğumuz evi şahıstan kiralamıştık bin pişman olduk
      2) şirketin kendi bünyesinde elektrikçisi, su tesisatçısı vs her türlü hizmeti var -ki bunlarda sorun çıktığında tamir ettirecek adam bulmak deveye buz pateni yaptırmakla eş değer.buldunuz diyelim istediği parayı vereceğinize ev değiştirin daha iyi :)))) tamam abarttım o kadar değil ama türkiyeye
göre oldukça uçuk.  Bu bağlamda en azından tamirci arama derdinden kurtulmuş oluyoruz.
Düşündüm 3. Bi sebep gelmedi aklıma bu iki madde bile yeterde artar. 

      Bu arada biz sadece ev değil şehir de değiştiriyoruz o yüzden şimdi söyleyeceğim şeye hazır olun "taşınacağım evi sadece eşimin çektiği videodan gördüm :( aylardır ev arıyoruz.anlatmayı bırakın, şimdi ev arama maceramızı yazacak olursam  sabahı bulur. Ne benim yazacak mecalim kalır ne de sizin okuyacak yüreğiniz. Ev bulmakla da iş bitmiyor anlaşıp anahtarı teslim almak en az 15 gün :/ 
 Daha imzayı atıp anahtarı almadık ama aldık diyelim.NASIL TAŞINACAĞIZ :/ işte asıl kabus burda başlıyor.

      Şirket evlerinin altın kuralı evi aldığın gibi bırakmak zorundasın.misal duvar kağıtlarında yırtık varsa yırtık olan kolonu değiştireceksin.allah razı olsun aynı kağıt zorunlulukları yok :D Farklı kağıtlar kullanabiliyorsun. ( bu evden çıkacak kişiler için bir avantaj çünkü duvarındaki kağıdın aynısını bulamayabilir.bulduğunu kullanır.fakat eve girecek için zahmet.kimse duvarları birbirinden farklı abuk sabuk kağıtlarla kaplanmış bir evde oturmaz -ki biz bu eve ilk taşındığımızda da öyleydi ve biz hepsini söküp tekrar yaptık) bu bağlamda kural komple SAÇMA!
      İşin büyüğü evden çıkmadan bir evi elden geçiriyorsun öyle baştan savma da değil, adam akıllı.

        Evi aldığın gibi bırakmanın bir diğer yanı da "mutfağı hazır mutfak yaptıysan onu da sök götür , bizim eski lavabomuzu tak" şeklinde. Anlayacağınız biz bir de mutfağı sökeceğiz :/ ha bu arada 
evlerin mutfağında lavabodan başka bişey yok.ya öyle idare ediyorsun yada tekrar sökmeyi göze alıp yaptırıyorsun. anlatırken yüreğim darlandı. Artı olarak bir kamyon kiralayıp el elden eşyalarımızı taşıyacağız. Varın gerisini siz düşünün.

     Burda asla nakliye şirketi yok.evet doğru duydunuz NAKLİYE ŞİRKETİ YOK! bir söylentiye göre var ama ben kullanan görmedim.minimum 1200€ dan başlıyor (yani 2 odalı asansörlü az eşyalı bir ev taşımak) asansörsüz bir binada, en az 3 odalı bir evde oturuyorsan fiyat katlanıyor. Yada 3 küçük çocuğun olucak işte o zaman devlet evini ücretsiz taşıyor yoksa ne halin varsa gör.!!!!

    Bu yazıyı okuduktan sonra türkiyede yaşayan birinizin "hoooff yeeaaa ev taşiiyycaaazzz çok yorucuuğğğ" dediğini duyarsam ağzına kürekle vururum :)))))) yada okuyan kimse söyleyene vursun :))
           ALLAH BİZE VE TÜM TAŞINACAK AVRUPALI TÜRKLERE KOLAYLIK VERSİN (!)
     

8 Şubat 2017 Çarşamba

KİKO HEART SHAPED LİPSTİCK

   
    
     SA
     Kiko kozmetiğin sevgililer gününe özel çıkardığı kikomatte4you serisini görünce gözüm döndü :)) kimin dönmezdi ki! Herşeye bi kalp kondurmuşlar :) allık,fırça,oje konusunda gözüm aç değildir ama söz konusu ruj olunca dayanamam.o yüzden günlük kullanıma da uygun bir renk seçip sadece bir ruj aldım :) firma sadece 5 renk çıkarmış ve diğer renkler son derece iddialı.benim seçtiğim 1 numaralı rujdu.

             


     Ürün 1. Karede görüldüğü üzere çerçeveli bir kutuda geliyor
Ruj içinde pembe pelür kağıda sarılı.
Ambalajı gri mat renkte ve üzerinde " heart love kisses romance love
                             Passion kisses hear love romance
                             Romance passion heart kisses love
                             Kisses love possion kisses romance" yazıyor :)
     Bence hiçbirşey anlamayan biri için bile romantik bir görüntü...
Kapağını ilk açmaya çalıştığımda yaşadığım dramı görmeliydiniz :)) çekip çıkarmaya çalışıyorum olmuyor,üstten ittiryorum alttan mı çıkacak diye olmuyor.en son kıvırmayı akıl edebildim :))) bir kere kıvırıp öyle çekiyorsunuz kapağını.zahmetli bişey değil.kullanım pratikliğine gölge düşürmüyor.

                        
                 
  
      Yapısı kuru krem :) kalıcılığı konusunda beklentiler farklı , bana göre kalıcılığı iyi.kalp şeklindeki ucu akıllara sürmenin ne denli kolay olup olmadığı sorusunu getirsede inanılmaz kolay -ki ben dudak çerçevem belirgin olmadığı için kalemsiz ruj uygulayamadanlardım- ona rağmen çok kolay uyguladım. Rujun yapısı tamamen ortaya çıksın diye herhangi bir lip balm uygulamadan ruju dudaklarıma direkt olarak sürdüm. Aksi gibi son günlerde dudaklarım çok kuru. Yalnız rujun resmen onarma özelliği var çünkü dudaklarımı yumuşacık yaptı :) söyleyeceklerim bu kadar.

                         


                BAKIMLI VE SÜSLÜ KALIN :)


4 Şubat 2017 Cumartesi

COUDALIE POLYPHENOL C15 anti-ride ( YAŞLANMA KARŞITI SERİ)

 
              

      SA
      Bu Başlık altına yazılacak o kadar çok şey var ki aslında parmaklarım keşke düşünce hızıma yetişebilse :)) 

Öncelikle değinmek istediğim şey yaşlanma karşıtı ürünleri kaç yaşından itibaren kullanabiliriz ?

--- 25 yaşından itibaren yaşlanma karşıtı ürünler kullanılabilir. O da kendi içinde "neden"lere ayrılır
Genetik faktörler, beslenme, mimik alışkanlıklar,yaşam tarzı ... bunların cildimiz ve aslında sağlığımız üzerinde ciddi etkileri vardır.
    Cilt sağlığını ayakta tutmak için bilinen en güzel yol su içmektir.tüm davranışlar alışkanlıkla gelişir.su içmeyi sevmeyen ve susamayan biriyseniz bile ; çalışıyorsanız masanızın üzerinde kocaman bir bardak suyunuz mutlaka olsun gördükçe içersiniz, öğrenciyseniz çantanızda :) 
     Saati saatine ,düzenli beslenemesekte imkanlar el verdiğince düzgün beslenmekte cilt sağlığı açısından son derece önemlidir.vitamin ve mineral açısından kuvvetli kuruyemişler, mevsiminde tüketilen sebze ve meyveleler cildimizin daha aydınlık daha canlı görünmesini sağlar.
      Aslında en önemli noktalardan biri düzenli gece uykusu uyumak, sigara ve sigaralı ortamlardan da uzak kalmak :/  bu konuyu çok irdelemiyorum :))) 
   Bilinen bir gerçek olarak kuru cilt çabuk kırışır. Örneğin kuru ciltli biri olarak ben 25 yaşında başlamadım anti age ürünlere hatta 34 yaşında başladığımı itiraf etmeliyim.belki o zamanlarda herşeyi bu kadar biliyor olsaydık bende başlardım :)) onun yerine cildimi bolca içten ve dıştan nasıl daha nemli tutabilirim lere yöneldim.inanır mısınız haftada 2 kere yarım bardak suda yaş maya eritip içtiğimi bilirim.hatırlamak bile istemiyorum :))
   20 li yaşların ortasındasınızdır ve çokça mimik yapıyorsunuzdur.kırışıklıklar henüz kalıcı değildir ama inceden  yer etmeye başlamıştır. İşte tam o aşamada kullanılmaya başlanmalı ki, çizgilerinizin yeri derinleşip kalıcı hal almasın.
    Ben coudali nin 3 lü anti aging setini kullanıyorum.bu set ;
    Anti aging yüz kremi
    Anti aging göz ve dudak çevresi kremi
    Ve anti aging serum dan oluşuyor  

Belki bu yaşıma kadar cildimi yormadığım içindir bilemiyorum ama ben bu setin faydalarını gözle görülür bir şekilde farkettim.bu benim ikinci setim.bir kez daha almayı dşünüyorum.belki bir kere daha bitirdikten sonra bi tık daha kuvvetli anti aging ürünlere yönelebilirim.

     Seti nasıl kullanıyorum;
Sabah akşam olmak üzere günde 2 kez
Önce serumu uyguluyorum.çok kolay emiliyor.
Ardından yüz kremini
Son olarakta göz ve dudak çevresi kremini uyguluyorum.

                    
      

biliyorsunuz atopik dermatitli cildim var ve bu ürünleri yeri geldi tedavi sürecimden dolayı  hiç kullanamadım, düzenli uygulayamadım.ama ona rağmen memnun kaldım. Artı olarak parfüm içemiyor.

        Son olarak "anti aging ürün almak istiyorum ama cildimi de çok yormasın istiyorum" diyenlerdenseniz ürün muazzam.
        Yada "daha önce hiç yaşlanma karşıtı krem kullanmadım ilk defa alıcam ne alsam" diye düşünüyorsanız yine bu set sizin için gerçekten uygun. 
    
        Cildiniz çok kuruysa seti kullanmadan önce kendi nemlendiricinizi uygulayın.tamamen emildiğinden emin olduktan sonra seti uygulayın. Çünkü ne kadar doğru ürün kullanırsanız kullanın cildinizi yeteri kadar nemlendirmiyorsanız çizgilerin önüne geçmek kaçınılmazdır :( 

       BAKIMLI KALIN :) 
    
     
  

3 Şubat 2017 Cuma

NUXE PRODIGIEUSE DD CRÉME

   SA
   Her zaman ki gibi yazısını uzuunn zaman ertelediğim bir postla karşı karşıyasınız.ben istemez miydim şu postu yazarken gözümde siyah kemik çerçeve gözlüğüm,elimde kahvem :))) gelin görün ki kucağımda bera,koltuğun tepesinde sarp efeyle yazmaya çalışıyorum.bi dk şunlardan bi kurtulayım geliyorum :/
   
                    

     Evet ne diyordum , nuxe prodigieuse serisinin DD kremi şehir kirliliğine karşı, güneş koruyucu ve tüm gün cildin canlı kalmasını vaad ediyor ... beni bilirsiniz fondöten kullanmayı sevmiyorum ve bb ler cc ler daha çok ilgimi çekiyor.bu ürünü eczanede görünce ve sundukları beni cezbedince havada kaptım..şehir kirliliğini falan bilemem ama benim 

*cildimde kalıcılığı muazzam
*örtücülüğü orta 
*ürünün mercimek kadarı tüm yüzüme yetiyor
*kokusu harika

Gelelim ürünün hoşlanmadığım taraflarına

*çok kalın bir yapısı var ciltte dağıtmak zor
*rengi çok sarı,bendeki en açık rengi olmasına rağmen




*mac strobe cream le kullanıyorum mutlaka,hem yapısını inceltiyor hem dağıtmak kolay oluyor.
*özetle pratik bir ürün değil.hani kullanmadan önce strese girdiğiniz ürünler vardır ya onlardan.

  Kullanmasına kullanıyorum,sonucu da memnun ediyor ama bitince bir daha alacağım bir ürün asla değil.

           
               BAKIMLI VE SÜSLÜ KALIN :) 

2 Şubat 2017 Perşembe

SNAPCHAT SOHBETİ (ürün tavsiyeleri hakkında)

   

     S.A ,
     Aslında snapchatte konuşarak anlatacaktım ve fakat 10sn lik snaplar lafı ağzıma tıkıyor ve ben bu durumdan hiç hoşlanmıyorum :/
    Direk konuya giriyorum , biraz uyarı niteliğinde bir içerik olucak.uzun zamandır o kadar sık denk geliyorum ki bu tarz şeylere yazısını yazmak istedim.
     Bana gelen msjlar ve sorular doğrultusunda böyle bir post yazmanın uygun olacağını düşündüm.
     Öncelikle hiçkimsenin cilt tipi,rengi,beklentisi,aynı olmadığı için ,ten ürünlerinde (fondöten,nemlendirci,temizleyici,tonik...vs) blogger yada vloggerlardan tavsiye beklemeyin.ha tavsiye veren çok olucaktır -ki cahiliye dönemimde benimde yapmışlığım var- ama siz sormayın,öneri beklemeyin.sonrasında ne siz hayal kırıklığına uğrayın ne de tavsiye veren kişi zan altında kalsın dimi ama :) bu birinci neden, ikinciye gelecek olursam o da herkesin zaman zaman,yaşa,mevsime hatta strese bağlı olarak cilt tipi değişiyor.bi ara bayılarak kullandığımız,baş tacı ettiğimiz ürünleri bi an geliyor yerin dibine sokuyoruz inanın :)))) ha bazende firmalar ürünlerin içeriğiyle oynayıp formülasyonunu değiştiriyor.
      Bu ikinci sebebe bağlı olarak kendimden örnek vermem gerekirse, en son başıma gelen ve beni şaşırtan bir üründen bahsetmek istiyorum;
                       
                            urban decay far bazı
zaten egzamalı ve çok kuru bi göz çevrem olduğundan önceden baz bile kullanmadığım halde farımda ne bi bozulma ne de katlanma bölgemde birikme oluşurdu.bu bazı da sırf göz kapağı rengimi nötrlemek için kullanırdım ve göz kapağımı daha da kuruturdu.allah yarabbi sonra ne olduysa bu far bazıyla bile göz kapağımda birikme oluyor inanılır gibi değil.ama yok !! Sorun bende orası kesin.hadi buyrun şimdi ben nasıl tavsiye verim? Neye göre? Kime göre vereyim :))))

      Son zamanlarda cilt temizleme yöntemimde de ufak gelişme ve değişimler oldu.uzun zamandır takip edenler bilir. Asla pamukla çok hafifte olsa sürtme yöntemiyle makyajımı çıkaramazdım.göz çevrem hemen reaksiyon gösterirdi.sabun içermeyen ürünlerle yıkayarak makyajımı çıkartırdım.şimdide aynı şekilde devam ediyorum ama mesela zor çıkan ürünler kullandığım zaman -ki bu genellikle jel eye liner yada water proof göz kalemi oluyor.suyla yıkasam bile bi panda oluyorum ,bi karartı kalıyor.onu da biodermanın misel suyuyla temizliyorum.çok şükür bir reaksiyon göstermiyor :) 

     Bioderma misel su için şu yazıma  bakabilirsiniz
     Misel su kullanımına uzun süre neden ara verdim ? Onun için de Şu yazıma bakabilirsiniz :) 

       Kendimle ilgili anlattığım durumları yine gelen msjlar doğrultusunda açıklamak istedim.işte "siz şu ürünü kullanmıyordunuz,siz şunu şöyle yapmıyordunuz" diyen harika dikkatli izleyenlerim olduğunu bilmekten de gurur duyuyorum.bu açıklamalar onlara :)
          Bir konuya daha değinmek istiyorum oldukça sinir olduğum bi şey :))) yazıyı da tam regl gününde yazıyorum valla çok atarlıyım :D
    Bir kitle var, kimde ne ürün görse onu almak zorunda.kullanıp kullanmayacağı umrunda değil.yeterki onu alsın.bu tarz kafaları asla anlamıyorum.neyin eksikliğini yaşıyorlarda böylesine bir hırs içindeler.hepimiz mutlaka birilerinden bişey görüp alıyoruz ama demek istediğimi anladınız siz yormayın beni allasen.
   O youtuber nasıl bir ışığın altında,hangi tür merceği,makineyi kullanıyor da öyle kusursuz çıkıyor biliyor musun? O kusursuzluğun o födötenle yada o bazla yada o farla yada bilmemneyle ilgisi yok ki hemen koşup alıyorsun :))
 
     Fransada mesela sephoralarda renkli kozmetik sample ı vermiyorlar.onun yerine orada yüzünüze uyguluyorlar.büyük ihtimalle bu durum türkiyede de geçerli.fondöten alacaksanız orda deneyin ama yine hemen almayın.o fondötenle bi günü geçirin.gerekirse ertesi gün başka bi fondöten deneyin.öyle karar verin.bakım ürünlerindeyse sample veriyorlar.onları da o şekilde deneyebilirsiniz... umarım yeterince  açıklayıcı olmuşumdur. Bir başka atarlı yazıda görüşmek üzere .şaka kız şaka :D
     BAKIMLI KALIN :)
           
   
    

27 Ocak 2017 Cuma

DAMLA ÇİKOLATALI KURABİYE / COOKİES

   
     Bir fransız youtuber ın kanalından aldım bu tarifi.sarp efem hastaydı ve benden cookies istedi.önüme gelen ilk tarifi uyguladım.çok yağlı bulmazsanız onun dışında çok lezzetli.kıvamı bisküvi gibi kıyır kıyır değil.biraz kızartarak pişirilirse kenarları kıtır içi yumuşak gerçekten çok lezzetli.
    


    NELER GEREKLİ
* 125 gr tereyağ (eritilmiş)
*100 gr esmer şeker
*1 tatlı kaşığı vanilya
*1 tatlı kaşığı kabartma tozu
*1 yumurta
*175 gr un
*bir tutam tuz
*150 gr damla çikolata

    NASIL YAPIYORUZ
*Un ve damla çikolata hariç tüm malzemeyi yoğurma kabına alıp mikserle yada hamur yoğurma makinesiyle karıştırın.
*unu da ekleyip homojen bir kıvam elde edin 
*en son damla çikolatayı da ekleyip tüm hamura yayılana kadar karıştırmaya devam edin.
*yağlı kağıt serdiğiniz tepsiye tatlı kaşığıyla yada yemek kaşığıyla parçalar alıp parmağınızla kaşıktan Sıyırmak suretiyle tepsiye dizin.
   Çok sık dizmeyin çünkü fırının da ısısıyla iyice yayılıp birbirine yapışıyor.

*180 derecelik fırında pişirin.pişme süresi vermiyorum her fırın farklılık gösterdiğinden yalnız çabuk pişiyor :) 
   

                      AFİYETLE :)

21 Ocak 2017 Cumartesi

KİRPİK BAKIMI (kirpiklerimi nasıl formda tutuyorum)

  Kirpiklerimiz gerek natural görünümde gerekse makyaj bütünlüğü açısından önemli.
   Gür ve sağlıklı kirpikleriniz varsa bile makyajın etkisi, temizlerken ovalamak yada kıvırma makinesinin sürekli kullanımı sonucu incelip kırılma olabilir kirpiklerde.
  Tamamen genetik faktörlere bağlı olarak şekillenmiş olan kirpiklerimizi,kendi çabamızla bi nebze forma sokabilir en azından kapasitesinin bi tık üstüne taşıyabiliriz. Örneğin benim kirpiklerim düz ve kısadır .alınabilecek maksimum performansı alıyorum bu bakımla.
    Günlük cilt temizliğimizi yada diş bakımımızı nasıl ihmal etmiyorsak,bunu da alışkanlık haline getirmek son derece önemli.. 
   

Gelelim neler yaptığıma;
Kullandığım sadece iki şey var.bunlardan biri "ecrinal" kirpik bakım jeli (içeriği bu şekilde; Castor oil, horse mane tissue extract, silica, fragance, phenoxyethanolmethylparabenethylparabenpropylparabenbutylparaben) çok temiz bir içeriğe sahip olmasada gerçekten çok memnunum.bi ara kaşıntı yapıyo gibi geldi ama sebebi bu değilmiş :) 
   Bu jeli her gece yatmadan önce kaş ve kirpiklerime uyguluyorum.sanki plastik bir doku kazandırıyor kirpiklerime..türkiyede bu markanın maskara jeli yok ama başka markadan olduğunu görmüştüm.
    


İkinci olarak haftanın 3-4 günü de mutlaka kirpik diplerime ve uçlarına doğru hint yağı uyguluyorum.aynı şekilde kaşlarıma da.(aldığınız yağın soguk pres olmasına dikkat edin.yine akşam yada gece yatarken) hint yağının ağdalı bir yapısı var.küçücük bir damla alıp işaret parmaklarınız arasında biraz ısıttıktan sonra kirpik diplerinizden uçlarına doğru uygulayın.

Not: her akşam kullanmak üzere sadece hint yağı da kullanabilirsiniz.

        BAKIMLI KALIN :) 

4 Ocak 2017 Çarşamba

BİBERLİ EKMEK

YORUMSUZ DİREKT TARİFE GEÇİYORUM :)
  



NELER GEREKLİ
*1 su bardağı ılık süt,1su bardağı ılık su (oda sıcaklığından 1-2 tık sıcak olucak) 
*1 paket instant (kuru) maya
*1 yemek kaşığı şeker
*1 tatlı kaşığı dolusu tuz
*5 su bardağı un
* 1/2 su bardağı zeytin yağı

ÜST HARCI İÇİN
*Maksi boy soğan (eğer yoksa 2 orta ,bir küçük)
*2 tatlı sivri biber (kımızı - yeşil farketmez.ben yeşil kullandım)
*1 masum yemek kaşığı domates salçası
*1 hunharca yemek kaşığı biber salçası
*1/2 sürk çökeleği (yada herhangi bir çökelek 2-3 hunharca yemek kaşığı)
*2,5 yemek kaşığı susam
*1 yemek kaşığı çörek otu
*1tatlı kaşığı kimyon,1tatlı kaşığı kişniş,yarın tatlı kaşığı zehir gibi pul biber,1 çay kaşığı tuz,1tatlı kaşığı kekik (salçanız tuzluysa hiç gerek yok) 
*1 çay bardağından biraz fazla zeytin yağı

Hamuru NASIL YAPIYORUZ
*ılık sütün içine mayayı,şekeri tuzu ekleyip eritin.
*yoğurma kabına ılık suyu da ekleyip karıştırın.
*unu döküp yumuşak kıvamlı bir hamur elde edin.

Üst Harcı NASIL YAPIYORUZ
*soganı biberi küçük küçük doğrayın ama asla rondodan geçirmeyin.aksi halde çok sulanır ve midenizi rahatsız edebilir.mıncırığını çıkarmaya gerek yok.
(Ben tupperware in el rondosunu kullandım.mikemmel bişey) 

*doğradığınız biberi soğanı kavurma tavasına alıp azıcık su ekleyip har ateşte iki çevirin.sadece döktüğünüz suyu çekilene kadar. 


*tavayı ocaktan alıp yağını ,salçasını,baharatlarını efedndime söyleyim susamını çörekotunu ve çökeleğini ekleyip karıştırın.
*mayalanan hamurunuzu yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsisine elinizi zeytin yağına batırarak yayın.
*üzerine hazırladığınız harcı yayıp 180-190 derecelik fırında pişirin.


Kullandığım çökelek bu.bunun yarısınu kullandım. 

AFİYET OLSUN :)

snapchatte ve instagram da evdekimadamm ım :) deneyenler fikirlerini belirtirse sevinirim  :)) çauww